Bugünkü "İzmir Postası" refikimizde, genç yazıcı Lebip Fehmi beyin bir (İstiklâl Marşı) hakkında güzel bir yazısı çıktı.
Bu arkadaş ateşin bir lisanla Türkün ve Türklüğün menkabelerinden ve bilhassa son seneler zarfında Türkün istiklâlini kazanmak için yaptığı büyük savaştan âdeta haykırarak bahsediyor ve sonunda çok haklı olarak diyor ki:
"Yer yüzünde İstiklâl marşını söylemeğe en çok hak kazanan millet Türk milletidir. Fakat ne yazık ki Türk milleti İstiklâl marşını söylemiyor..."
Evet hakikaten yazık. Türk milleti bu istiklâli kazanmak için yaptığı bunca çalışma ve didinmeden, döktüğü bunca kandan sonra bu istiklâlin marşını söyleyemiyor.
Gönül isterdi ki; bütün Türklüğün hançeresinden kopan bu güzel ve ahenkli, Türkü, gök gürlemelerini bastıracak kadar kuvvet ve şiddetle yükselsin, yayılsın yayılsın...
Ecnebi memleketlere giden bir çok arkadaşlardan dinledim. Onların çocukları daha beşikte iken milli marşlarını dinlerler, ve daha musikiden henüz anlıyacak yaşa geldikleri zaman marşlarını söylerlermiş.
Geçen gün bir arkadaş anlattı.
Pek az müddet evvel İstiklâl marşımızın bir notasını Alman istemiş, bütün İzmiri üç gün alt üst etmiş uğramadığı musiki mağazası ve kütüphane kalmamış, buna rağmen İstiklâl marşımızın bir notasını bulmağa muvaffak olamamış. Nihayet bin güçlükle bir muallim arkadaştan el ile yazılmış bir nota bularak oradan kopya etmiş.
Türkün İstiklâl marşını söyleyemeyişine sebep teşkil edecek ne acı bir misal...
Reşat Sırrı, Halkın Sesi, 2 Eylül 1934, s. 1
"Unutulmayacak ve beni andıracak bir eserim varsa, o da "İstiklâl Marşı"dır."
- Son yazdığı eseri Mısır'da okudum, hayret ettim. Koca Hâmid eserlerinde hâlâ gençliğini yaşıyor.
Dünya Seyahatini Anlatıyorum
İnsanı prize takılmış bir makinenin kolu gibi mütemadiyen işler, mütemadiyen hareket eder çelikten yapılma bir âlet gibi kabul etmek...
Mehmet Akif günleri
İstiklal Marşı dünyadaki milli marşların ekserilerinin aksine, sade bir üsluptan ve slogan halindeki deyişlerden çok dantel üsluplu bir felsefeyi aksettirir.
Ret Sedaları
İstiklâl Marşı’mız Büyük Millet Meclisi’nin 1 Mart 1337 tarihli celsesinde görüşülmüş, 12 Mart 1337 tarihli celsesinde ise resmen kabul edilmiştir.
Nazım Hikmet: "Bizim İstiklâl Marşında aksayan bir taraf var"
Yeni bir millî marş
Mehmet Akif'in İstiklâl marşında “İstiklâl” kelimesi bulunduğu için, bazı muhalifler...


