İstiklâl marşı ile kimi ve neyi terennüm eylemiştir?

“… Şüphe yoktur ki o milliyetçi değildi ve benim gibilere karşı beslediği gayz de milliyetçi olduğumuz içindi. Fakat yazıları ile ve bilhassa yüksek ilhamları ile milliyetçilerin ve inkılâbçıların hedeflerinin tahakkukuna belki farkında olmıyarak hizmet eylemiştir.

Zira milliyetçilerin önüne çıkan en büyük mânia taasup ve din gayreti idi. O ise bu taassubu tâ esasından din namına baltalıyordu. 

Sonra, Türk lisanı onun ağzında çok yüksek ifadesini ve çok güzel şeklini bulmuştu ki, milliyetçilik bakımından çok kıymetli bir hizmettir!

Daha sonra “Çanakkale” deki ilâhi tasvirleri ile, “Bülbül” deki feryatları ile, nihayet “Milli Marş” diye kabul ettiğimiz İstiklâl marşı ile kimi ve neyi terennüm eylemiştir? Vakıâ bütün bunlarda, dinî ihtisaslar, dinî hayaller, dinî tabirler hâkimdir. Fakat nihayetün nihaye Çanakkaledeki gurur kimin mucizesi, kimin vatanı ve kimin gururudur? Hep Türküm değil mi? Hep Türk değil midir? Bunun Akifin vicdanı gibi her dinliyenin ve her söyliyenin de vicdanı böyle anlamaz mı? O halde Milli Mücadeleye birinci Büyük Millet Meclisinin azası sıfatile fiilen iştirak etmiş yazılarile milliyetçilik ve inkılâb hareketlerini teshil eylemiş birisine mürteci mefhumu nasıl atfedilebilir? Hükümlerimizde ihtiyatlı olalım ve inkılâb saflarından değerli adamları çıkarmağa çalışmıyalım! … ”

Ahmet Ağaoğlu, İkdam, 10 Şubat 1939

Akifin gayzını şimdi daha iyi anlıyorum...

Mısırda bir dostuma telgraf çekmem lazım geldi. Bir kaç cümle sıraladım. Sonra, on lira uzatarak...

Doç. Dr. Kâzım Yetiş - Mehmet Âkif'in Sanat-Edebiyat ve Fikir Dünyasından Çizgiler

Batı, medeniyet diye bizi aldatmış, biz medeniyet diye aldanmışız; aldatan kahpe olmaz da ne olur. Âkif'i medeniyet düşmanı olarak takdim etmek de ayrı bir aldatmaca değil midir?

ANADOLU'YA GEÇİŞ SEBEPLERİ

Bir edebiyatçı arkadaşımı Kalamış'ta ziyarete gitmiştim. Sonradan okul müdürlüğü yapan tanınmış öğretmen Hıfzı Tevfik'ti bu. Fuat Paşa arsası denen metruk bir bahçeden Dalyan tarafına dalgın yürüyorduk.

Nihad Sami Banarlı: "Türk İstiklâl Marşı, şiir kalitesi ve söyleyiş güzelliği bakımından, yeryüzündeki millî marşların hiç birisiyle ölçülemiyecek kadar üstün ve derin mânâlı bir şiirdir."

SÖZE merhum Süleyman Nazif'in bir makalesini hatırlayarak başlıyacağım. Milli iftihar ve ıztıraplarmızla yuğrulmuş, canlı ve ateşli nesirleriyle Süleyman Nazif,

Ankara Namazgahında Şükran Namazı

Yukarıdaki klişeye lütfen dikkatle bakınız: Millî Mücadelenin temel felsefesi olan Tekâlif-i Milliye, en ücra köyde, fedakârlığı halkın vicdanına ve imânına tescil ettirecek

Günün düşünceleri...

Günün düşünceleri

Öz anası olanlara :

-Senin anan budur!

diye bir başka kadını;

Babası olanlara :

-Senin öz baban bu adamdır!

diyerek yabancı bir erkeği tanıtmağa uğraşan zavallı, gülünçtür de kendi öz inanı, kendi öz ülküsü, kendi öz rejimi ve kendi reyiyle başa geçmiş şefi bulunan bir millete yabancı bir inan, yad bir ülkü, özge bir rejim sunarak :

Balıkesir’de, Kastamonu’da, Ankara’da; Evde, Sokakta, Camide, Her Yerde Âkif’in Sesi

Cihanın yedi ikliminin yetiştirmesi, çeşit çeşit renk renk insanlar, vahşet bahsinde ittifak etmişler, kudurmuş gibi saldırıyorlar, her taraftan gülle, ateş yağdırıyorlar… Fakat bütün bu cehennemî taarruz, “pâk alnının istihkâmına sığınmış kahraman Mehmed’in göğsünde sönüyor.”

Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar dizesindeki “dişi”yi “domuzun dişisi kalmış” ...

Bugün, Mehmet Âkif adının, ölümünün ellinci yıldönümü dolayısıyla...