Sola doğrudan Marksizmden giren Nâzım Hikmet'in de zihnini öncelikle emperyalizm uğraştırır. Habeşistan'dan Hindistan'a, bu konularla uğraşır. "Emperyalizmin Şarkı saran duvarı" vardır ve onun dibinde "bizimkiler" kurşunlanırlar. Böyle tanımlanmış bu duvarın, Mehmet Âkif'in "Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar" diye anlattığı duvardan etkilenmemesi zordur; referanslar (kontrastlarıyla) epey açık görünüyor. Demek ki ister Nâzım Hikmet gibi "emperyalizm" diyerek, isterse Mehmet Âkif gibi "Putları Allah tanıyanlar, aman, mescidimin boynuna çan asmasın" diye Hıristiyanlık'tan giderek, Türkiye'nin solu ve sağı Batı'yı ortak terimlerle lânetlemekte birleşmiştir.
Murat Belge, Sanat ve Edebiyat Yazıları, İletişim Yayınları-2009, İstanbul, s.104-105
"Eğer bugünkü İstiklâl Marşı bize artık heyecan vermiyorsa kabahati marşta bulmayalım."
Zaman zaman hatırlarım: Atatürk devrinde yıldızı parlayan ve ondan sonra parlamaya devam edip 10 yıl evvel en son haddine varan bir devlet adamı,
Eşref Edib: "İstiklâl Marşı değişir mi?"
Bir yazıcının değiştirmeğe çalıştığı ve ta'an ettiği istiklâl marşımız ve Mehmet Akif hakkında memleket münevverlerinin fikirleri
Bu ezanlar -ki şehadetleri dinin temeli-
Gazetenin tarihinin 1940 olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti’nde Ezan-ı Muhammedî’nin 1932’den 1950’ye kadar okutulmadığını düşünürseniz İstiklâl Marşı’nın niçin “parçalanmak suretiyle” sansür edildiğini anlamak zor olmaz.
İstiklal Marşı okunduğunda, millet'e değil ümmet'e inandıklarını söyleyen MSP'liler...
MSP'nin yeni girişimleri ise kuşku ve kaygı uyandırmıştı.
"Anlamıyorlar şiirden. Ne Cemal Reşit Rey anlıyor, ne Muhiddin Sadak, ne falan liselerin sevgili müzik öğretmenleri, ne de bazı en benam musikişinaslarımız."
"En sonunda, Âkif’in şu mısraını da söylemek isterim"
Yağmur Tunalı: Doğu Türkistan’ın durumu hakkında iç açıcı şeyler söylemek mümkün görünmüyor. Sizin ilk sözünüz de son sözünüz de Doğu Türkistan. Sözü bağlamakta güçlük çekiyorum.


