Konservatuvar muallimlerinden piyanist Cemal Reşit Bey, milli marş hakkındaki...

Konservatuvar muallimlerinden piyanist Cemal Reşit Bey, milli marş hakkındaki noktai nazarını dün bir muharririmize şu suretle izah etmiştir.

— Milli marş yahut milli Hymne tekmil halk tarafından ezberlenebilecek bir kabiliyette olmalıdır. Meselâ, rastgele bir köylü, bir çoban, milli marşı, kolaylıkla teganni edebilmeli, güftesini okumalı, mânasını anlamalı ve milli marşa karşı sevgi ve hürmet beslemelidir.

Böyle bir marş da ancak halkın kalbinden kopabilir. Binaenaleyh milli Hymne'de aranan şey bunun edebiyat veya musiki eseri olmasından ziyade bir halk eseri kabiliyetini haiz bulunuşudur.

Şurası şayanı dikkattir ki, ekseriya milli marşları güfte ve bestelerini büyük musikişinaslar yapmamışlardır. Herhangi tarihî bir vak'a üzerine heyecan duyan bu vatanın herhangi bir ferdi, coşarak güftesi ve bestesi ile ortaya bir marş çıkarabilir. Bu marş ta, eğer hakikaten halkın o heyecanlı zamanındaki haleti ruhiyesini tasvir eden bir marş ise bütün millet tarafından millî marş olarak kabul edilir.

Millî Hymne, halk eseri olduğuna göre, son derece basit söz ve nağmelerden mürekep bulunmalıdır.

Ancak basit kelimesini, sanattan mahrumiyet mânasına almamalıdır. Bilâkis marşımız, milletin ruh ve heyecanını ifadede azami kudreti göstermesi lâzımdır.

Bir de, milli marş kendiliğinden doğmalıdır. Ismarlama bir marş, kat'iyyen millet malı olamaz.

"Milliyet" gazetesinin bu mesele etrafında açtığı neşriyat, bazı kimselerde heyecan uyandırırsa, milli marş, günün birinde de ansızın doğabilir.

Ben, millî marşın, bir bestekâr veya bir edip tarafından yapılamayacağı iddiasında değilim. Yapılabilir: Ancak, o bestekâr veya o edip, bu milletin hassas bir ferdi sıfatile o yüksek heyecanı duymalı ve halkın hissiyatına tercüman olabilmelidir…

Diğer taraftan orkestra şefi ve viyolonist Seyfeddin Asaf Bey, şu mütaleadadır:

— Hymne, milletlerin geçirdiği inkılâp heyecanından doğar. Fransızların (Marseyyez’ı)  gibi. Bir de, vatanperver bestekârlara yaptırılan marşlar vardır. (Jozef Hayden’a) yaptırılan Avusturya marşı gibi. Bunlar, menbaları itibariyle birbirlerinden ayrıldıklarından meselâ Fransız’ın (Marseyyez)den duyduğu his ve heyecanı, bir Avusturyalı kendi Hymne’inde hissedemez.

Çünkü, evvelkinde his ve heyecan hâkimdir. 

Bizde ise "Ey Gaziler!.. "Si vastopol…” "Plevne" gibi Hymne'ler, zaman zaman, milletin duyduğu heyecan ve teessürleri ifade etmişler. Bunlar, bugün bile bizi tesirleri altında bulunduruyorlar. Son senelerde cihanı hayretlere düşüren büyük inkılâbımızı ve kurtuluş hareketlerini ifade edecek henüz ortada bir eser yok. Bunu yapmak isteyenler ve bazan da ortaya koyanlar, maatteessüf gerek güfte ve gerek beste itibarile milletin en yüksek hissini terennüm edememiş ve bunu millete mal edememişlerdir.

Çünkü bestekârın, cephane taşıyan kağnı arabalarının gıcırtısını, Sakarya’da, Dumlupınarda atılan topların sesini işitmesi, şehre erzak ve eşya götüren köylü kadınla, Akdenize doğru koşan Mehmetciği görmesi ve onun heyecanını taşıması lâzımdır.

Bu eser her sınıf halkımızın millî his ve heyecanını harekete getirecek mahiyette olacağından şairlerimizin fazla edebiyat yapmalarına, bestekârların fazla san'at göstermelerine lüzum yoktur.

Bence, bu millet ve bu milletin san'atkârları, mutlaka bunu yapacaklar öz dilimizi, öz musikisi ile ifade etmek imkânını bize vereceklerdir.

Yeni yetişen kompozistörlerimizden bunu beklemekte kendimizi haklı görüyoruz…

Cemal Reşit Rey, Milliyet, 18 Kânunuevvel 1931, s.1-6

Mehmet Akif Bey'in vasat kıymette bir manzumesi...

İlk hürriyet senesinden beri binlerce türkü ve marş çıktı, içlerinden bir çoğu notaya, müzikaya, mektebe alındı, yüz binlerce çocuk ve asker...

Zeki Sarıhan, Mehmet Akif

 “Benim Mehmet Akif hakkında bir araştırma yapmamın güncel bir nedeni de oldu.

Abdülkerim Erdoğan - Şeyh Tâceddîn Velî

İstiklal Maârşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy, 24 Nisan 1920 tarihinde İstanbul’dan Ankara’ya gelir. Tâceddîn Dergâhı şeyhi Şeyh Tâceddin Mustafa Efendi, Mehmet Akif ve arkadaşlarının ikameti için

Bu memlekette millî marş değil, bahriye çiftetellisi bestelenmesine bile şükredelim.

Bizde musikişinaslar esnaf addediliyor. Eski bir davadır bu.

İSTİKLÂL MARŞININ VEZNİ

Arkadaşımız Abidin Daver’in bayrak hakkında bir yazısı daha intişar etti.

"Eğer bugünkü İstiklâl Marşı bize artık heyecan vermiyorsa kabahati marşta bulmayalım."

Zaman zaman hatırlarım: Atatürk devrinde yıldızı parlayan ve ondan sonra parlamaya devam edip 10 yıl evvel en son haddine varan bir devlet adamı,

Cemal Kutay - Necid Çöllerinde Mehmed Âkif

Bunun üzerine annem kardeşlerimle birlikte Kastamonudan Ankaraya geldiler. Artık Ankarada ailece yerleşmiş idik. Mehmet Âkif bu sıralarda İstiklâl marşını yaratmış, bu muvaffakiyeti 500 lira