"İstiklâl Marşı'nın Cumhuriyet rejimine bir borcu yoktur; oysa Türkiye Cumhuriyeti hem varlığını, hem de istiklâl hakkını İstiklâl Marşı'na borçludur."
Türkiye, Türklerin üstünlüğünün inkâr edilemeyeceği şartların alenen fark edildiği bir ülke haline gelmedikçe, içinde yaşanmaya değer bir ülke olamaz.
"İstiklâl Harbi öncesinde yağmalanması başarılamayan Türk toprakları, bugün bu tehlikeye maruz bırakılmış haldedir. Bunun da en parlak sloganı...
Ne zaman sadakat gösterdin de bundan dolayı zarara uğradın? Bunu kendi hayatınızda, kendiniz söyleyin.
İnsanlar kâfirler eliyle, kâfirler diliyle öyle bir yola sokuldular ki her parçanın diğeri aleyhine işlediği bir terkip esas alındı.
Türk Milleti, Lâle devrinden itibaren yüzünü batıya çevirdi.” İyi, güzel… Bunu kabul edelim. Peki, bu millet yüzünü batıya çevirmeden önce yüzü nereye bakıyordu?
Eğer bir Türk kızı, bir Türk kadını, bir Türk anası yoksa Türk milleti hiç yoktur.
biz eğer yazımızı geri alabilirsek bu her şeyimizi geri aldığımızın da ispatı olacak.
İstiklâl Marşı Ankara’da yazıldı; ama ilk defa Kastamonu’da Nasrullah Camii’nde okundu.