"İtikadımızı lisanımızda kazanıyoruz. ‘Haydi!’ (‘Hay’ de!) diyoruz mesela? Allah'ın Hay sıfatının seni harekete geçireceğini söylemiş oluyorsun. Müslüman olarak Yaratıcımızla böyle canlı bir bağı koruyor olmamızın kendileri için tehlike doğurduğunu gören insanlar, bu tehlikeyi bertaraf etmek ve bizi kendilerine benzetmek üzere bir faaliyet yaptılar ve müthiş başarılı oldular."
"Aklımızın bir başka yerimizde değil de, başımızda olması esastır. Etrafınıza bakın; aklı midesindeki insanlar ciddiye alınmak için deli taklidi yapıyor.
İstiklâl Marşı'ndan öğreniyoruz ki Türk Milleti'ne Allah'ın va'dettiği günler var.
Biz duamızı “şerrin mâniayla karşılaşması, hayrın önünün açılması” yolunda yapacak keyfiyeti tutturabilirsek ondan sonrasını zaten melekler yapar.
İstiklâl Marşı’nın yer almadığı anayasa her halükârda 17. asırda doğmuş olan ya da en büyük şahlanışını gerçekleştirmiş olan Avrupa Medeniyeti’nin kıytırık bir ilâvesi olmayı kendisi için iyi sayacaktır.
İstiklâl Marşı, ‘eğer Müslüman vasıflarına sadık kalırsa, Türk milleti tarihten silinmeyecek’ diyor.
Şu anda da eğer insanlar Müslümanlığını, "yerine başka bir şey konamaz bir değer" ...