İstiklâl Marşı'ndan öğreniyoruz ki Türk Milleti'ne Allah'ın va'dettiği günler var. “Yok öyle bir şey bu herif savurmuş” diyenler bir tarafta; İstiklâl Marşı'nın Allah'ın Türk Milleti'ne va'dettiği günler olduğunu kabul edenler bizim tarafta.
Dünyayı kendi standartlarına icbar eden bir Avrupa Medeniyeti bahis konusudur ve İstiklâl Harbi bu standartları hiçe saymak için verilmiştir.
“İstiklâl Marşı’nın Anayasa’dan çıkmasında bir mahzur yok.” diyen herkes Türkiye’nin bir birim olarak, bir ülke olarak varlığından vazgeçmiş demektir.
1982 Anayasası’nda İstiklâl Marşı’nın zikredilmesinin bir tek açıklaması olabilir: İstiklâl Marşı’nda dile getirilen şeylerin mevcudiyetinin ortadan kalkması tehlikesi barizdir.
İstiklâl Marşı, Türkiye’de istiklâl elde edildikten sonra bu başarının kaymağını yiyenlerin beğenmediği bir metindir.
"Türkiye Mekke ve Medine'yi korumaktan aciz düşen insanların söz geçirebildikleri yegâne saha olarak doğmuştur.
"Bugün geldiğimiz noktada, İstiklâl Harbi'nin mağlupları, İstiklâl Harbi'nin kazanılmış