Eğer tablonun tamamını görürseniz o tablonun neresinde olduğunuzu siz de anlarsınız. Ama özellikle bu tablonun tamamı size gösterilmiyor. Size deniliyor ki, ne istiyorsunuz, geçinecek kadar para değil mi? Çoluğun çocuğun da sefil olmasın, işte bu kadar. Dahası, sen kim oluyorsun da bu işlere karışıyorsun, diyorlar. Siz de böyle denilmesini çok haklı görüyorsunuz, çünkü Türkiye’de hakikaten yaşamak riskli bir iş. Bir de bu yaşamak işini görece daha iyi, komşusuna hava atacak şekilde yaparsa insanlar, bundan çok memnun oluyorlar. Türkiye bu hale geldi. İnsanlar komşusuna fark atarak yaşamayı şerefli yaşamak sanıyorlar. Halbu ki bu normal Türk hayatında yaşamanın en şerefsiz halidir. Yani komşusuna hava atmak değil, tam tersine komşusuyla, eğer Müslüman isek tabi, kader birliğinden başka bir şeyin olamayacağını bilerek yaşamak Türk hayatının aslıdır. Türk hayatı dediğimiz de İslam hayatıdır. Çünkü Resulullah demiş ki; “Cebrail bana komşuya iyilik etmeyi tavsiye edip durdu. Neredeyse komşuyu komşuya mirasçı kılacak sandım.
"Bugün gelinen noktada Türkiye'de yaşayan insanların önünde iki yol var: Ya dünyanın kazançlı çıkması için
"Osmanlılar ne Almanya ne de Fransa ile savaştılar; Haçlı ordularıyla savaştılar
"Müslüman olmayan Türk olamaz; her Müslüman bir şekilde Türklükle irtibatlıdır.
"Ortaya Müslüman olmayan bir zıpçıktı, bir türedi-Türk çıkardıkları yetmiyormuş gibi;
"Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda... Dünyada cennet, kâfirlerin tasarladıkları gibi refah ve iktidar cenneti değildir.
İnsanların basit birer alet olmadan yaşayabildikleri bir ekonomik yapı temin etmeleri mümkündür.
"Her şeyin nasıl bir yeri olduğunu anlamamız lazım. İslâm, başından beri bu topraklarda bir itikadî