Türkiye’de biz devlet karşısında şahsiyet temasını unuttuk. Devlet karşısında şahsiyet. Devlet bir şeydir ama devlet için kitaplarda “hükmî şahsiyet” tabiri kullanılır. Yani şahıslar vardır, bir de hükmî şahıslar vardır. Devlet bir hükmî şahıstır. Ama şahıs hükmî şahıs karşısında değerini düşürmez, düşürmediği zaman doğru bir şey olmuş olur. Hükmen şahıs saydığın bir şey gerçekten şahıs olan bir şeyin üstüne çıkamaz. Onun için bizim kendini bilen âlimlerimiz zamanında şunu söylemiştir: “Din esastır, devlet onun fer’i olarak kurulmuştur.”
1982 Anayasası’nda İstiklâl Marşı’nın zikredilmesinin bir tek açıklaması olabilir: İstiklâl Marşı’nda dile getirilen şeylerin mevcudiyetinin ortadan kalkması tehlikesi barizdir.
Kapitalizmin bir hasmı varsa bunun adı “Türk düzeni” olarak konabilir; sosyalizm veya komünizm olarak değil.
İstiklâl Marşı en son ocağın sönmeden Türk Milleti'nin pilinin bitmeyeceğini söylüyor.
İstiklâl Marşı, ‘eğer Müslüman vasıflarına sadık kalırsa, Türk milleti tarihten silinmeyecek’ diyor.
Türkiye’de İslamiyet’in bir itikadî zenginlik olduğu anlaşılmadıkça Türkiye’nin akıbetinin kötü bir akıbet olmasına engel olunamaz.