Türk toprakları nasıl bir zamanlar kapitalist hegemonyanın durduğu yer idiyse hâlâ Türk toprakları kendi karakterine sahip çıktığı takdirde Dünya Sistemi dediğimiz hem hegemonik hem de müstebid işleyişin geçersiz olduğu yer olacaktır. Bu olacak mıdır? Bunu tamamen böyle bir şeyi isteyen insanlar gerçekleştirebilir. Türkiye’de böyle bir şeyin istenildiğine dair hiç işaret yok. Ama biz eğer yazımızı geri alabilirsek bu her şeyimizi geri aldığımızın da ispatı olacak.
İstiklâl Marşı, İstiklâl Harbi’nden önce ve onun kazanılması için yazıldı; buna bir katkı ya da destek olmak üzere yazıldı. Yoksa işler bittikten sonra hikâye olsun diye değil.
"Bizim vatanımız kâfirle çatışmanın ve ona galebe çalmanın temin ettiği bir yaşama alanıdır.
"Türk milleti XIII. asırda doğmuştur ve bu doğumda ebeliği Yunus Emre yapmıştır.
"Direniş ve atılımla neyi kastediyoruz? Direniş sahası 780 bin kilometrekarelik Türkiye topraklarıdır.
Şu anda da eğer insanlar Müslümanlığını, "yerine başka bir şey konamaz bir değer" ...
Eğer bir Türk kızı, bir Türk kadını, bir Türk anası yoksa Türk milleti hiç yoktur.