Türk Milleti, Lâle devrinden itibaren yüzünü batıya çevirdi.” İyi, güzel… Bunu kabul edelim. Peki, bu millet yüzünü batıya çevirmeden önce yüzü nereye bakıyordu? Yani, bir yere bakıyor muydu? Burada mühim bir yalan gizlemesi var. Çünkü eğer Türk Milleti yüzünü batıya çevirdiyse daha önce yüzünü hiçbir yere çevirmemişti. Kendisi yüz çevrilen bir yerdi, ya da bir topluluktu. Bunu saklamak üzere Türk Milletini yüzünü batıya çevirdiğini söylüyorlar. Peki, daha önce ne yapıyordu, nereye bakıyordu? Türk Milleti, hiç bir yere bakmıyordu, çünkü daha önce başkalarının yüzünü çevirdikleri bir milletti. Bunu anlamadıkça başka şeyleri anlamamız da bir engel olarak önümüze çıkar.
Kim bugün Türkiye’nin mevcut sınırları aleyhine bir işin içindedir; o Allah’la savaşıyor demektir.
İstiklâl Marşı baştan sona 41 mısra boyunca bir şey söylüyor. Bunu acaba kime söylüyor?
"Bugün gelinen noktada Türkiye'de yaşayan insanların önünde iki yol var: Ya dünyanın kazançlı çıkması için
"Nasıl Türk toprakları İstiklâl Harbi ile kâfirlerden kaçırılmış topraklar ise, İstiklâl Marşı da kâfirlerden kaçırılmış bir metindir
"Ülke ve insan arasındaki irtibat yerkürenin her parçasında değişiktir ve bu ilişkilerin hiçbiri diğerine benzemez.
İnsanların basit birer alet olmadan yaşayabildikleri bir ekonomik yapı temin etmeleri mümkündür.